22 Kasım 2015 Pazar

AYDAKİ DELİ ADAM

    Merhabalar, araya vize dönemi girince uzun zaman yazamadım. Bu sürede arada sırada kafamı dağıttığımda bloğa ne yazsam diye düşündüm. Zaten biliyorsunuz, burayı kimse okumasa da çok umurumda olmaz çünkü biraz kendimi tatmin amaçlı yazıyorum. Kafama gelen, düşündüğüm onca şeyi sevdiklerim bende kilometrelerce uzakta diye buraya yazıyorum. Yoksa ciddi anlamda delirebilirim. Zaten kafam Uranüs demiştim.

    Düşündüm, düşündüm ve aklıma sanırım dokuz ya da on yaşlarındayken izlediğim bir film geldi. Jim Carrey’nin bence en güzel filmlerinden biri olan bu film (en azından Yes Man’den daha iyiydi.) nedense hep kenarda köşede kalmış, çoğu kişilerce de eleştirilmiştir.

    Karşınızda Aydaki Adam! (Man on the Moon.)

    Peki, neden biyografik bir yapım olan bu film beni bu kadar etkiledi? Neden üzerinden on yıl geçmesine rağmen hâlâ hatırlamam yetmezmiş gibi bir de üstüne yazma ihtiyacı duydum? (Aslında üstüne yazdığımı söyleyemem, benim bir film üzerine eleştiri yapacak kadar sinema bilgim ne yazık ki yok. Ben size ayda yaşayan adamı anlatacağım. Oradaki deliyi.)

    Andy Kaufman adını hiç duydunuz mu? Birçoğunuzun duyduğunu varsayıyorum. Duymayanlar da üzülmesin, artık biliyorsunuz.

    Andy Kaufman, ABD’li bir komedyen. 1949’da New York’ta doğdu ve 16 Mayıs 1984’te daha 35 yaşındayken Los Angeles’ta akciğer kanseri nedeniyle hayata gözlerini yumdu. İlk zamanlar barlarda stand up şovları (Show yerine şov yazınca da bir garip hissettim, neyse.) yaparak başladı. Abimizin tarzı ve sahnedeki hareketleri biraz acayip olduğu, espri anlayışı farklı olduğu için önce bir yadırgansa da sonra çok ünlendi. Kendisinin yarattığı Tony Clifton karakteri (çoğu kişi onun, kendisinin yarattığı bir karakter olduğuna inanmamakta. Onlara göre Tony Clifton gerçek biri. Kafanız mı karıştı? Sakin, şimdi her şey rayına oturacak.) de en az kendisi kadar ünlüdür.

    Kendisinin hayatını konu alan 1999 yapımı Man on the Moon filminde kendisine Jim Carrey hayat verdi. (Hatta belki de neyi nasıl yapması gerektiğini anlattı, kim bilir. Yoksa kafanız daha da mı allak bullak oldu? Sakin!)

    Man on the Moon… Ne o rockçı dostum kafanda başka bir şey daha canlandı değil mi? Ben söyleyeyim hemen, R.E.M.’in ünlü şarkısı Man on the Moon da Andy için yazılmıştır. Zaten sözlerde de ismi geçiyor fakat bizim ülkede sözden çok ritme bakma huyu var biraz. Ayrıca filmde Andy’nin kız arkadaşını canlandıran kişi de Courtney Love. (Bu kadını hiç sevmem ama güzel oynamış filmde, kokainden beynini eritmediği zamanlarda iyi şeyler yapabiliyor demek ki.) O zaman şu da şurada dursun, arka fonda dinlersiniz: https://www.youtube.com/watch?v=5ojx_ldHs5M

Hazırsanız başlayalım,

Tarihteki İlk Troll Sahnesi:


    Andy’nin gösterilerinin “alışılmışın dışında” olduğunu önceden belirtmiştik. Ama sanırım bunu biraz daha açsak iyi olacak, kadınlarla birebir sert güreşten tut da uyku tulumuyla sahneye çıkıp bütün gösteri boyunca uyumaya, Elvis taklidi yapmaktan tut da tüm gösteri boyunca hiç konuşmamaya ya da konuşacakmış gibi yapıp susmaya ve her Amerikalı komedyenin yaptığı İngiliz taklidine yer bulunmakta bu gösterilerde. 

      Ayrıca sadece kendisinin katıldığı bir güreş şampiyonası düzenleyip kendine bir de şampiyonluk kemeri yaptırmış.

   Yine ayrıca her gösterisinden sonra insanlara içindeki çocuğu unutmaması için süt ve kurabiye de veriyormuş kendisi. Değişik bir abimiz yani.
Böyle bir şovmenin seyirciyi ne kadar zorlayabileceğini düşünün. Güldürebilir, ağlatabilir, sinirini bozabilir. O yüzden kendisine “şovmen” demek biraz saçma kaçıyor. Çünkü kendisi ısrarla her röportajında (yapılabilen ve trollemediği röportajlarda desek daha doğru) ve sahnede sürekli bir komedyen olmadığını söyler durur.

    Özellikle şu videoyu izleminizi öneririm. Özellikle 4.28’ten itibaren: https://www.youtube.com/watch?v=1Bu45POJ-8E

    Mükemmel çevirememekle beraber ortalama düzeyde İngilizceye sahip herkesin anlayabileceği şeyler söylüyor. Buna rağmen ben anlamadım diyen varsa üç gramlık İngilizcem ile kabataslak çeviririm:

    Öncelikle videonun öncesinde ailesini sahneye çıkarıp insanlarla tanıştırıyor. Sonra bir anda gayet üzüntülü bir şekilde “Neden herkes bana bağırıyor? Ailemden hoşlanmadınız mı? Kaç kişi ailemden hoşlandı, kaç kişi onlardan hoşlanmadı? Tamam bayanlar ve baylar şimdi şimdi size bir şey söylemek istiyorum, bakın bu yüzden gerçekten çok hakarete uğradım ve elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Farklı bir şov yapmaya çalışıyorum, asla bir komedyen olduğumu iddia etmedim. İyi şaka yapamam ben. Bana ne demek istersen de çünkü nasıl geri döneceğimi bilemem (dönüş yapmamı sağlayan ip ucu yok gibi bir şey dedi, böyle salladım, umarım tutar ama bence güzel oldu.). Zeki olduğumu ya da yetenekli olduğumu iddia etmedim, çünkü ailem yıllar sonra bir araya geldi ve ben onlarla bu şovu yapıyorum. (Burada da hata olabilir, hazırlık okumadık bu bizim lise İngilizcemiz gardaş.) Buraya gelip gülmek, iyi zaman geçirmek isteyen herkesten özür dilerim. Şarkı söylemeye, dans etmeye, ailemle şarkı söyleyip vakit geçirmeye (burada vakit geçirmeyi ben ekledim cümleyi toparlayamadım çünkü) çalışıyorum çünkü biliyorsunuz bu bir varyate şovu. Sıktığım herkesten özür dilerim… (Sona bir şeyler daha diyor ama anlamıyorum çünkü ağlamaya başladı.) Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum! Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum! ELİMDEN GELENİN EN İYİSİNİ YAPMAYA ÇALIŞIYORUM! ELİMDEN GELENİN EN İYİSİNİ YAPMAYA ÇALIŞIYORUM! (Sonra bu durumu şarkı söyleyip davul çalmaya çekti. Seyirci şok.)

    Seyircinin böyle bam teline vurduktan sonra ortada şarkı söyleyip dans eden bir adam… Delilik ve dâhilik arasındaki o ince çizgi.

Kim bu Tony Clifton?

   Tony Clifton, Andy Kaufman’ın yarattığı karakterlerden biri. Berbat şarkı söylemesi, sahnede insanlara bağırıp küfür etmesi, kimi zaman basit şakalar yapmasıyla ünlü bir adam. Tipi biraz Elvis görmüş Türk kamyon şoförü gibi. (Elvis’in ilk mesleğinin kamyon şoförü olması gerçeğini de bilmeyen varsa hatırlatmak isterim.)

    Fakat yazının üstlerinde de değindiğim gibi, Tony amcamızla ilgili bir problem var. Tony amcamız gerçekte var mı yok mu bilinmiyor. Yıllardır hem Amerika’da hem de koskoca dünyada bir tartışma konusu.

    Kimilerine göre Tony Clifton gerçekten var. İkinci hatta belki üçüncü derece bir bar şarkıcısı, bir gün Andy gittiği bir barda Tony ile karşılaşıyor. Bu hareketlerinin komikliği (başkaları için komik olmayan komikliği desek daha doğru olur) Andy’de onu taklit etme fikrini uyandırıyor. Yani bizde Ata Demirer’in Dilberay taklidi yapması gibi bir şey.

    Kimilerince de Andy’nin kendsi Tony Clifton. Zaten sahnede taklit yapan birisinin kalkıp Tony Clifton gibi bir karekter yaratması kimseyi şaşırtmaz diyorlar. Şahan Gökbakar’ın Recep İvedik’i gibi. (Tabii ki Şahan bok yesin, Şahan kim be?)

    Andy, yapılan hiçbir röportajda Tony hakkında net bir şey söylemiyor. Kimi zaman onun var olduğunu, kimi zaman onu kendisini yarattığını söylüyor, bazen susuyor. Hal öyle bir noktaya geliyor ki, iyice kafalar karışıyor. Kimi zaman Tony Clifton kendi sahnesinde (?) Andy hakkında ileri geri konuşuyor ve onu, onun üzerinden ekmek yemekle suçluyor. Kimi zaman Tony Clifton olduğunu söyleyen kişiler Andy’nin menajerinin ofisini arayıp hakarette bulunuyor. Fakat sahne harici Tony Clifton’ı gören yok.

    Bu konunun filmde nasıl işlendiğini tam olarak anlatırsam spoiler vereceğimi düşünüyorum. O yüzden sadece şunu söyleyeceğim, filmlerin sonunda yazılar çıkar ya kim kimi oynamış, işte orada “Tony Clifton as himself” yazıyor. (Bunu da çeviremeyecek kadar İngilizcesi olmayan insan yoktur herhalde , yuh.)
Fakat IMDb’ye bakarsak “Jim Carrey as Andy Kaufman / Tony Clifton”.
Bir yandan da şöyle bir durum var ki bu işi allak bullak ediyor, bizde hemen hemen her komedyenin Bülent Ersoy taklidi yapması gibi Andy’nin yakın arkadaşları, kardeşleri, ülkedeki diğer komedyenler, herkes ama herkes Tony Clifton taklidi yapmaya başlıyor.

     Bu linkte efendim Muppets Show’da Andy Kaufman’ın Tony Clifton taklidi bulunmakta : https://www.youtube.com/watch?v=z2wDAA7O0ho
Bu videoda ise Tony Clifton olduğunu iddia eden bir adam : 

Eh, karar size kalmış…

Alışmamış Andy’de Latka Durmaz!

    Bütün bunlar oladursun, televizyon kariyerinin başındayken Andy’ye bir dizi teklifi geliyor. 78-83 yılları arasında yayınlacak olan ve dönemini kasıp kavuracak bu dizinin adı Taxi. Danny Devito’nun başrolünde olduğu bu dizide Andy’nin, kendisinin “yabancı adam” canlandırmasından esinlenen bir karaktere hayat vermesi bekleniyor. (Burada şuna da değinmeden edemeyeceğim, Man on the Moon filminde Andy’yi keşfeden, ona bu dizi teklifini suran yegane şahsı Danny Devito canlandırıyor.)

    Sitcomlardan nefret eden Andy, menajerinin zorlaması, biraz da ekonomik nedenler ve televizyon kariyerinin daha başında olmasından dolayı bazı şartlar karşılığında dizide oynamayı kabul ediyor.

    Bu şartlar arasında en garibi ve göze çarpanı ise Tony Clifton’ın 4 bölüm kadar konuk oyuncu olarak dizide boy göstermesi…

     Latka karakteri insanlara daha uyumlu olan mizahı ile deli gibi ilgi çekiyor. Latka çıkartmalı sakızına kadar, döneminin yıldızı, ikonu oluyor. Öyle bir hal alıyor ki bu iş, Andy’nin kendisinden daha ünlü olmaya başlıyor. Andy buna dayanamıyor, başkalarını güldürse de kendini güldürmeyen ve mutlu etmeyen bu işten bir süre sonra ayrılıyor. Çok tepki çekiyor tabii, ama sonuçta Andy için insanların tepkisini çekmek normal, değil mi?

     Bundan sonra kendi televizyon programını yapmaya başlıyor. Fakat kendi öz anlayışı kanal yetkililerine komik gelmediği için kaldırılıyor. Televizyon dünyasından yüzü gülmeyen Andy en başa, başladığı noktaya geri dönüyor. Garsonluk, küçük bar şovları… Fakat kontrat sorunu çıkıyor bu kez, tabiri caizse kontrat süresi dolana kadar Andy, ABC kanalının kölesi olmaya devam ediyor.

Trollerin Aşkı Büyük Olur

    Yazının yukarısında da değindiğimiz gibi Andy, sadece kendisinin katıldığı ya da sadece kadınlarla dövüştüğü güreş müsabakaları düzenler.
İşte böyle bir müsabakada kendisine rakip ararken Lynne Margulies onunla dövüşmek için gönüllü olur.
Dövüşü kaybeder Lynne, daha büyük bir şey kazanır. Aşk. (Aşk + yanında troll ek paketi bedava)

    Andy, Lynne’i bir türlü aklından çıkaramaz. Sonunda onunla buluşmanın bir yolunu bulur. Onunla bir güreş müsabakasında daha bulunmasını ister. Eğer Andy bu müsabakayı kaybederse Lynene ile evleneceğini söyler.
Bazı nedenlerden dolayı bu müsabaka gerçekleşemese de iki gönül bir olunca trollük yalan olur demek isterdim ama Andy yapacağını yapar, evlilik teklifini de kendini güreş şampiyonuna dövdürerek troller. Lynne bu gerçeği çok sonra öğrenecektir ama önemli değildir, Andy ile beraber yaşamaya başlar ve bu birliktelik Andy’nin şüpheli ölümü gerçekleşinceye kadar devam eder.



Eğer Buradaysan Üç Tık!

    Andy’nin enteresan sahne gösterilerine bütün bir yazı boyunca bolca değindik. Bunların arasında olmadığı insanlar gibi davranmanın geniş yer tuttuğunu belirttik. Kanserden kaynaklı ortaya çıkan vücudundaki kistleri fark ettirmeden insanlara dokundurmasının da bir gösteri türü yaptığını, yani kendi hastalığını bile böyle şov malzemesi yaptığını düşününce çoğu insanın ölümüne inanmaması normal. Hatta pek çoğu insan hastalığına da inanmıyordu.

    Fakat Andy’nin durumu ciddiydi, hastalığı çok çabuk ilerliyordu. Modern tıptan umudunu kesince kocakarı zırvalarından dine kadar ne varsa nedeni. Fakat hiçbir şey işe yaramadı. Andy Kaufman hastalığa yakalandıktan yaklaşık bir yıl sonra ne yazık ki aramızdan ayrıldı.
Önceden insanlar Andy’nin komik olduğunu düşünenler ve tam bir geri zekalı olduğunu düşünenler olarak ikiye ayrılıyordu. Andy’nin meçhul ölümü gerçekleştikten sonra Andy’nin gerçekten öldüğünü düşünenler ile ölmediğini bunun da dâhiyane bir şakası olduğuna inananlar olarak ikiye ayrıldılar. Ölüm haberi geldikten sonra Tony Clifton’ın görülmesi de kafaları daha çok karıştırdı fakat Tony Clifton’ın da gerçek mi yoksa sahte mi olduğu daha en baştan beri aydınlanmamış bir konuydu zaten.

    Andy, öldükten tam 20 yıl sonra geri gelecek denildi. İnsanlar 2004 yılında heyecanla bunu bekledi, yabancı gazetelerde haber oldu. Fakat Andy gelmedi.
Kimilerine göre Andy, Jim’e filmde oyunculuğunda yardım etti, neyi nasıl taklit etmesini, ona nasıl “Andy” olmasını gösterdi. Jim, kendisine bu konu hakkında sorulan tüm soruları yanıtsız bırakmakla yetindi.

    Aynı yıl bu filmle Jim, Oscar’a “En iyi komedi oyuncusu” olarak aday gösterildi fakat Jim bunu reddeti. Gerekçesi de “Andy Kaufman bir komedyen değildi.” Oldu. Çünkü Andy asla bir komedyen olduğunu söylemedi!
Andy geri gelmedi ve gelemeyecek gibi ama…


   …Ama belki geri gelir, çünkü o her zaman izleyicisinden 1-0 önde olmayı seven biri.


   Bu arada, filmi de izlemek isteyenler için : http://unutulmazfilmler.co/man-on-the-moon-aydaki-adam.html


     Ne olursa olsun, hem mecazi anlamda, hem de gerçek anlamda "Sen çok yaşa Andy Kaufman!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder