26 Kasım 2015 Perşembe

ÇILGIN ŞAPKACI (MAD HATTER )

                Merhabalar, merhabalar!

                Benim blog işi iyice cıvıtıp Bilim Çocuk Her Hafta Bir Yeni Bilgi tarzı bir şeye dönüşecekmiş gibi duruyor ama dur bakalım, öyle olacağını sanmıyorum. O kadar kültürlü biri değilim. Ama buraya bildiğim ya da öğrendiğim enteresan şeyleri yazmak hoşuma gidiyor doğrusu.

                Neyse, yavaştan bir giriş yapalım. Aranızda çoğu kişinin Alice Harikalar Diyarında’yı okuduğunu, en azından eski ya da yeni filmlerinden birini izlediğinizi düşünüyorum. İşte bu kitapta belki de en değişik, en sevilesi karakter Çılgın Şapkacı’dır. (Ki biliyorsunuz, Tim Burton’ın serisinde kendisine Johnny Depp sevgilim, aşkım, bir tanem hayat verdi. Yerim onu.) Kitaptaki her karakter kadar deli, değişik, bolca bir “saykodelik “ olan, durmadan bir çay partisi düzenleyip buna ev sahipliği yapan bir amcamızdır kendisi. Hatta deliliği adı olmuş bu karakterimiz için ecnebilerin “mad as a hatter” (“şapkacı kadar deli”, özellikle çeviriyorum çünkü yazının ilerisinde Türkçe kullanacağım.) diye değimi de varmış.

                Fakat bu değim buradan mı geliyor? O konuda çok emin değilim açıkçası. Burada hemen zaman makinemizi 19. yüzyıla çevirmekte fayda var:

                19. yüzyılda İngiltere’de şapka fabrikasında çalışan işçilerde garip hareketler gözlemlenmeye başlanıyor. İşçiler halüsinasyonlar görmeye, kendi kendilerine konuşmaya, sinir krizleri geçirmeye, var olmayan sesler duymaya, ciltlerinde bir dokunma ve uyuşukluk hissi hissetmeye (hatta ciltte kanamalar da görülüyor) , görme ve duyma problemleri yaşamaya, hafızalarını ve kontrollerini kaybetmeye, dişleri dökülmeye, titremeye, kilo kaybetmeye başlıyorlar. Ülkedeki şapkacıların büyük bir çoğunluğunda bu durumun gözlenmesi bir süre sonra insanların dikkatini çekiyor. Kimse bir anlam veremiyor bir anda “tüm şapkacıların delirmesine”. Üstelik bu durum sadece İngiltere ile sınırlı kalmıyor, Rusya ve Amerika’da da görünmeye başlıyor.

                En sonunda yapılan araştırmalar sonucu bütün bunların nedeni anlaşılıyor. Cıva zehirlenmesi!

                Şimdi diyeceksiniz ki, neredeyse tüm dünyadaki bütün şapkacılar nasıl cıva zehirlenmesi yaşayabilir? Çok basit, çünkü o dönemde cıva hayvan kürklerini çıkarmada ve işlemede kullanılıyor. Fakat dönemin sanayi şartlarını düşünürsek, havalandırma problemleri nedeniyle işçiler sürekli cıvayı solumak zorunda kalıyorlar.


                Günümüzde bu durumun şu güzel havalı adı kullanılmıyor, onun yerine direk “cıva zehirlenmesi” deyip geçiyorlar. Peh!

                Şimdi diyeceksiniz ki sayın Bayan Morlu Siyah, iyi hoş da Lewis Carrol’un eserindeki çılgın şapkacı hiç de bu belirtileri göstermiyor? Adamın yaptığı tek şey oturup çay içmek? Hayırdır?

                Ben de sizlere cevaben diyeceğim ki: Tatlişkolarım, saygıdeğer Lewis Carrol’un doğduğu ve büyüdüğü kasabanın bir numaralı geçim kaynağı, kasabadaki şapka fabrikasıydı! Yani belli bir yaşa kadar Carrol’ın gördüğü delilerin en az %95’i şapkacıydı.

                Cıvanın yeryüzündeki radyoaktif olmayan en zehirli maden olduğuna değinmeme bilmem gerek var mı, fakat yine de evde kendi imkanlarınızla bir şapkacı kadar deli olmak isterseniz yapacaklarınız çok basit:

- Öncelikle kötü bir dişçide iğrenç ve hatalı bir cıva dolgusu yaptırmakla başlayın.

- Bol bol tarım ilacı almış şeyler tüketin. Hatta gözünüzü korkak alıştırmayın, evde tarım ilacı ile yaşayın.

- Sadece tarım ilacı olmaz, lütfen bol bol suni gübreye de maruz kalmaya çalışın. Evet, biraz pis bir yöntem ama bir şapkacı kadar deli olmak için bu gerekiyor.

- Hayatta her şeyde ucuza kaçın. Evlenirken insanların size cıvalı altın takmasını isteyin.

-Ucuza kaçan pinti biri olmaya devam edin, damacana suyu yerine çeşme suyu içmekten vazgeçmeyin. Her susadığınızda ağzınızı çeşmeye dayayıp cukkudu cukkudu için. Hatta boru tesisatınız da leş olsun.

-Lütfen bol bol araba kullanın. Eğer kullanamıyorsanız trafikte dur yandığında burnunuzu araba egzozuna dayayıp derin derin içinize çekin. Mis! Mis!

-Mümkün oldukça kıyafetleriniz keçe ve çuha gibi kumaşlardan seçin. Kaşındırır ama şapkacı olmaya değer.

- Beyazlaştırılmış un kullanın.

-Fabrika atıklarında yıkanmayı unutmayın. Şansınız varsa belki Hulk bile olabilirsiniz.

- Talk pudrası ya da vücut pudrasını da bu harika fabrika atıklı banyodan sonra üstünüze sürmeyi unutmayın.

-Boya pigmentleri ve boya çözücüler ile bir arada olmaya özen gösterin. Kendinizi sanata vermek için güzel bir fırsat. Sonuçta delirmek belirmektir ve beliren çoğu kişi sanatçıdır.

- Eğer mücevher seviyorsanız iyi haber! Zincifre isimli bu güzel harika taştan kendinize çok güzel takılar yapabilirsiniz.

-Kullanmaya ihtiyacınız olsa da olmasa da müshil alın.

-Kozmetikten, özellikle maskaradan vazgeçmeyin. Erkekler de bir zahmet sürsün, sonuçta zafere giden yolda her şey mubahtır.

- Yer cilasından vazgeçmeyin. Hem bu evinizi de güzel gösterir.

- Gün içerisinde bol bol yapıştırıcı koklayın. Katta kıl tüy alımınızı falan da onla yapın. Acılı ama kesin çözüm!

-Pil falan yalayın.

-Okul veya işyerinizdeki hava filtresini bozun. Ne kadar leş, pis havalı yer varsa orada takılın. Hiç olmadı ağaç falan kesin. AVM yaparsınız en kötü ihtimal.

-Bol bol balık yiyin. Özellikle midye. Hatta şansınız varsa İzmir’de Kadifekale ya da Tepecik’te yapılmış olanları seçin. İstanbul da olur.


              Eğer bunların hepsini yaparsanız, bir şapkacıdan daha bile deli olabilirsiniz! Tabii ölmezseniz. Ama boş verin zaten deli bir şapkacıyken tedavi olmazsanız ölüyorsunuz.

7 yorum:

  1. elime falan akrilik boya sürüyorum arada faydası olur mu ki (:(

    YanıtlaSil
  2. Şapkacının şapkasında 10/6 yazılı bir kart var. Onun anlamı ne? Aslında 10 şil 5 pence diye biliyorum ama vence daha farklı anlamları var.

    YanıtlaSil
  3. İngiliz illüstratör John Enniel Mad Hatter'ı (yani çılgın şapkacıyı) ilk olarak dediğiniz gibi üzerinde 10/6 yazan bir şapka takarken tasvir etti. 10/6 dediğiniz şekilde bir şapkanın maliyetini tasvir etmektedir: 10 şilin ve 6 pens. Kitabın ilk illüstasyonunda bu şekilde çizildiği için karakterin kostümü de böyle benimsendi, öyle ki Batman çizgi romanındaki Mad Hatter'ın bile şapkasında aynı 10/6 yazmaktadır. Ayrıca, benim de yeni öğrendiğime göre, daha sonradan Ekimin 6'sı (Yani 10'uncu ayın 6'sı) Mad Hatter Day olarak kutlanıyormuş bazı yerlerde.

    YanıtlaSil
  4. 13 yaşındaki kızımda başladı bu çılgın şapkacı tutkunu şimdi psikayatri ilac veriyor tutturdu kostümünü alın ben ne yapacagım bu kostümü nereden bulacagım araştırıyorum bulamıyorum yardım edermisiniz kızım hakkında cok endiseliyorum

    YanıtlaSil
  5. 13-15 yaşlarındayken her çocuk bir şeyin tutkunu olur, bir şeye belirli ölçüde hayranlık beslemek normaldir. Umarım kızınızın durumu normal hayranlık ölçütlerinin üzerinde ise zamanla ergenliğin geçmesi ile veya tedavi ile obsesyonun normal düzeye indirilmesi ile düzelir. Kostüm konusuna gelince, Türkiye'de kostum satan pek yer yok. Aliexpress veya amazon gibi yurtdışı bağlantılı sitelerden belki kostüm bulabilirsiniz. Pek çok Türk cosplayer gibi kızınız ile gerekli malzemeleri toplayıp kendisine birlikte kostüm yapabilirsiniz.

    YanıtlaSil