Merhabalar!
Dün yeni yıla girdik. Dün gece eve geldikten sonra (Eve geldikten sonra dediğim de hani dedemlerde kutladım. Dedemin durumunu biliyorsunuz, onunla yeni yıla girmek istedim. Şunu fark ettim ki önemli olan güzel günlerimizde illa içip içip sıçmak değil, sevdiğin insanlarla kutlamak. Dedemle geçireceğim son yılbaşım da olabilir. Neyse, üzücü şeyleri bırakalım şimdi kenara.) saat sabah beşe kadar uyuyamadım. Oturdum, Kazım Koyuncu dinlemeye başladım.
Yahu, şu Karadeniz Türküleri çok güzel. Olmayan aşkın acısını yaşatıyor insana. Elini göğüsüne sokup yüreğini çıkarıp ikiye bölüyorsun. Öyle bir acı. Öyle güzel bir ses. Öyle değerli bir insan.
Neyse... Bilen bilir, bizim öyle "Babam ve annem Pink Floyd plağı alırken tanışmışlar abi yaaağğğğ" geyiğimiz yoktur. Annemin müzik zevki hakkında fikrim bile yok fakat babam buram buram Anadolu Rockçıydı (Anadolu rock nedir? Gerçekten var mıdır? Nasıl olunur? Bu tartışmalara girmiyorum zira bu yazıda böyle bahsedeceğim.) . Sizin "Aaaaağğğbiiiii Selda Bağcan aslında psychodelic rock yeaaaa" diye paylaştığınız şeyleri küçükken hatim ettik aslanım. Hayatımda gittiğim ilk konser de Haluk Levent'ti. Küçük olduğum için babam beni kaçak sokmuştu. Aslında arkadaşlarıyla Haluk Levent konserine giden ablamı gözlemlemeye gitmiştik. Eheheh...
Neyse, her çocuk gibi benim ilk göz ağrım Barış Manço'ydu. Ama nasıl seviyorum yani anlatamam. 80'lerin sonu 90'ların başı çocukları gibi seviyorum. Mesela ailecek arabaya biniyoruz, illa uzun mesafeye gitmemize gerek yok, nereye gidersek gidelim babama zorla Mançoloji albümünü taktırıyorum. Deli gibi seviyorum, o albümdeki tüm best'lerini ezbere biliyorum. En büyük hayalim de bir gün İstanbul'a gitmek ve Barış Manço ile tanışmak. (Adam Olacak Çocuk'tan habersizdim fakat ben de Adam Olacak Çocuk'tum). Bakın hiç unutmam bir gün ailecek pikniğe gitmiştik. Çok rüzgar var diye arabada oturmuştuk. (Araba da Kartal'dı o zamanlar. Kartal'ın modern bir araba olduğu yıllar ama. Bagajı geniş ve simsiyah diye çok hoşuma giderdi, çünkü ben miniciktim. Arabanın üzerine pembe montum ile düşen yansımayı severdim. En büyük hayalim de o geniş bagaja oturup seyahat etmekti. Şimdi çok korkunç yani birine gidip "Beni Kartal'ın bagajına atsana" demek. Valla insanın aklına hiç hoş şeyler gelmiyor.). Üç ya da dört yaşındayım. Mançoloji takılı, Gülpembe çalıyor. "Baba" dedim, "Benim en büyük hayalim bir gün İstanbul'a gidip Barış Manço ile tanışmak.". Ve o zamanlar 13 ya da 14 yaşında olan pislik, ergen, gıcık ablam dönüyor ve bana şunu söylüyor: "Geri zekalı, Barış Manço öldü ki!"
Abi ben duymamla beraber "BBBÖÖÖEEEEE" diye başlayan o yüksek tondan nefessiz çocuk ağlaması var ya, hah işte, ona başlıyorum. Ben ağlarken ablam gülüyor, annem de "Aferin Tuğçe yani aferin biz saklıyorduk ondan!" diyor. Bakın bu cidden yaşanmış bir anıdır.
Hatta bu Barış Manço fanlığım öyle bir haldeydi ki, ana okulu yıl sonu gösterimizde sınıftan bir çocuk seçilip 50-100 kişinin önünde Arkadaşım Eşek'i söyleyecekti. Tabii ki ben seçildim. (Keşke o görüntüleri buraya koyabilsem, yıl 2001 ve beş yaşındaki aşırı sevimli ben kırmızı elbisemle arkada arkadaşlarımla oynarken anonsu duymuyorum ve müzik öğretmenimiz yanıma koşup beni bileğimden tuttuğu gibi boyumdan büyük mikrofonun önüne getiriyor. Tüm cool'luğum ile Arkadaşım Eşek'e sesleniyorum. Şarkı bitince bütün salonu siklemeden içeri oyun oynamaya dönüyorum. Like a Boss.)
Yani bir gün evlenirsem ve çocuk yapacak kadar kafayı da yersem, eğer oğlum olursa adını Barış koyacağım. Andımdır.
Tabii Barış Manço sevince Cem Karaca ve Erkin Koray sevmek de ek paket oluyor. Erkin Koray'ı tam olarak ne zaman duydum, dinledim hatırlamıyorum. Aynı şekilde Bulutsuzluk Özlemi'ni de. Ve 3 Hür El'i de. Ama Cem Karaca'yı çok iyi hatırlıyorum.
Annem Milaslıdır. Muğla'nın minik, şirin bir ilçesi. Artık bayram mıydı seyran mıydı hatırlamıyorum, nedense Milas'a gidiyorduk. Akşam vakti, yoldayız. Bu sefer altımızda Kartal değil dedemin Renault 12'si var. (Maddi durumumuz çöküşe giriyor, babam Kartal'ı satıyor ve dedemin arabasını kullanmaya başlıyoruz. Artık ailemiz mutsuz sona doğru ilerliyor ve babam bir canavara dönüşmeye başlıyor.) Benim elimde ise uzun saçlı Barbie bebeğim. Babam neşeyle teypten gelen şarkıya eşlik ediyor:
"Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda
Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında
Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında..."
Melodik olarak okudunuz değil mi? Heh işte, benim de aklımda melodisi kalıyor ki ertesi gün annemin dedesinin evindeki salonda Barbie'mle oynarken bir şeyler diyorum:
"Ben bir cevizim o parkta
Polis farkında değil ne de sen..."
Sonra bir yerlerde bir şeyin yanlış gittiğini fark ediyorum. Melodi var ama sözler yok. Babamın yanına gidiyorum. Babamın bıyıklı olduğu zamanlar.
-Baba hani dün bir şarkı dinledik ya yolda...
-Bir sürü şarkı dinledik kızım?
-Hani böyle cevizliydi falan hani...
-Evet?
-Hah işte ben onu çok sevdim.
Babam gülüyor, beni koltuk altlarımdan tutup havaya kaldırıyor "O adamın adı Cem Karaca." diyor, gülüyor, yanağımdan öpüyor. Bıyıkları batıyor. Bana nakaratı öğretiyor ve kucağından indiriyor.
Cem Karaca'yı da böyle tanıyorum işte. Babam neden bu kadar sevinmişti bilmiyorum. Hani belki siyasi görüşünden falan, ya da çok sevdiği bir sanatçıyı benim de sevmemden. Belki de şirin geldi. Bilmiyorum.
Şimdi biraz daha dinozorluk yapalım: Şu film indirmenin, CD'ye şarkı çekmenin herkes tarafından değil sadece bilgisayar ile aşırı haşir neşir insanlar tarafından yapılabildiğini sandığımız yıllara dönelim. O zamanlar kuzenim CD'ye şarkı, film falan çekiyordu. Babam da ona Kazım Koyuncu şarkıları çektirmişti. Uzun bir süre full Kazım Koyuncu dinledik. Hatta adam öldüğünde annem ve babam yas ilan etmişti. Neyse, adamın sesi melek gibi, şarkılar çok güzel... Ama arada bir şey var, anlamıyorum... Ne ki bu?
Lazca...
Ablama soruyorum, "Bu adam neyce şarkı söylüyor?". Abalam "Lazca." diyor. Diyorum "Lazca ne?". Boşum çünkü, ilkokul iki ya da üçüm, bir asker karısı olan İlkokul öğretmenim bize Türkiye'de sadece Türklerin yaşadığını, ülkede sadece Türkçe'nin olduğunu öğretmiş. Ciddi anlamda bilmiyorum yani diğer etnik kökenleri. Amacım öğretmenimi yermek değil, harika bir kadındır ve hala konuşuruz. Sorun hocada değil, sorun hocanın asker karısı olması da değil. Sorun bunu bu şekilde öğreten Hayat Bilgisi kitaplarımızda. Ablam anlatıyor bana Pontus Rumlarını, Lazcayı falan. Tabii okulda gördüğüm sistem, bana garip geliyor. "Ne gerek var ya ne mutlu Türk'üm diyene" tarzı bir şeyler söylüyorum.
Siyasi bir şeye girmeyeceğim, sadece söylemek istediğim şey şu: Gerçekten güzel bir şarkıyı anlamasan da seviyorsun. Gönlüne dokunuyor çünkü. Edith Piaf'ın şarkıları Fransızca bilmeden nasıl yüreğine dokunabiliyorsa bu neden Lazca, Ermenice ya da Kürtçe olmasın? Sonuçta bütün insanlar aynı ağlıyor, aynı seviyor be.
Şimdi biliyorum ki bu yazıyı okuyan insanlar bu şarkıları dinleyen, bilen insanlar. Ama şeye çok şaşırıyorum, hani dün gece beşten beri durmadan bu şarkıları dinliyorum dedim ya youtube'da. Videoların altına yazmışlar "Karasevda dizisinden gelenler :)" ya da "Wattpad bilmem ne hikayesinden gelenler :D"
Ya ben 96'lıyım. 15-16 yaşındaki bir insandan yıl bakımından farkım yok pek. Abi en yenisi 20 senelik şarkı, en eskisi 30-40. Ama hani efsane olmuş artık. Nasıl olur da hayatınızda ilk defa bir diziden duyabilirsiniz? Yani "Sevmek İsterdim" nasıl ilk defa duyulabilir? Babanız, ananız, amcanız, dayınız, teyzeniz, halanız size hiç mi dinletmedi ya? (Burada bilenlere değil, bilmeyenlere atarım. Bilenler kendilerini zaten kral falan ilan etsinler.)
Şimdi şuraya hoşuma giden sözleri ile kendimce şarkılardan bir playlist yapacağım. Ne olur dinleyin ya, zaten best of gibi olacak, arada yeni şeyler de olacak. Bildiğiniz şarkılar hep. Maksat gecemiz güzelleşsin. Yalnız ben biraz slow severim. İçiniz kıyılabilir. Hatta çoğu slow şarkı aşk şarkısı olduğu için, eğer aşk acısı çekiyorsanız sizde jilet yutma isteği uyandırabilir. Bira, rakı, hiç olmadı bir kahve ya da maden suyu için lan bari dinlerken. Yüzünüz gülsün arkadaşlar, kalbiniz gibi güzel gülsün yüzünüz. Çünkü bazı şarkılar çok güzel.
Başlıyorum:
1) Cem Karaca - Islak Islak : https://www.youtube.com/watch?v=sVhsRROtqRU
"Güneşte demlerim senin çayını,
Yüreğimden süzer, öyle veririm."
Abi nasıl samimi, nasıl güzel bir söz ya. Yani hani bunun şarkı sözü olmadığını düşün, biri geliyor ve sana bunu söylüyor. Ne bileyim, ben o samimiyetin, o aşkın gerçekliğine inanırdım. Hani şu "Anadolu insanının büyük aşkı" harbiden var. Hissediyorsun. Demlenmiş çayın kokusunu bile alıyorsun. Fincanın sıcaklığını, sevdiğinin göğüsüne başını dayayıp kalp atışını duyuşunu hissediyorsun.
Zaten bu dönemlerdeki bütün iyi müzisyenler şahane bir müzikal geçmişten gelip, hatta aileden zengin olup, nasılsa halkı halktan daha iyi anlayan insanlar. Gariptir.
2) Barış Manço ve Cem Karaca'dan Aşık Veysel'in Uzun İnce Bir Yoldayım'ı : https://www.youtube.com/watch?v=SVvFJilvjas
Aşık Veysel'in ne kadar önemli biri olduğunu benim gibi sıradan, basit birinin anlatmasına gerek bile yok. Ama Cem Baba ve Barış Baba gibi iki devin böyle bir başka devin şarkılarını seslendirmesi... Adamlar sadece söylemiyor yani, yaşıyor. Hareketleri, sesleri, birbirlerine kardeş kardeş sarılmaları... Abi ne bileyim ya kelimelerle anlatılamayacak kadar güzel değil mi?
3) Elin ateistini bile ALLAAH BEEE diye inleten acıda bir Barış Manço şarkısı daha olarak - Benden Öte Benden Ziyade https://www.youtube.com/watch?v=KHbAZ94kP-o
Bütün sözlerini yazacağım, aşırı güzel:
Bu akşam yine garip bir hüzün düştü üstüme
Hücrem soğuk, bir tek sen varsın düşlerimde
Demir kapı yine kapandı ağır ağır üzerime
Kelepçeler yine vuruldu kilit kilit yüreğime
Derin derin soluyorum seni gecelerce
Duvarlara kazıdım ismini gecelerce
Dudakların şeker gibiydi, baldan öte, baldan ziyade
Pembe pembe yanakların, gülden öte, gülden ziyade
Sabret gönül sabret, sakın isyan etme!
Bir gün elbet bitecek bu çile, sakın isyan etme.
Dört kitaptan başlayalım, istersen gel söze
Orda öyle bir isim var ki kuldan öte, kuldan ziyade
O'nu düşün, O'na sığın, O senden öte, benden ziyade
Bir sabah elbet güneş doğacak penceremde
Ama bil ki ateşin hâlâ yanacak yüreğimde
Göz yaşlarım akıp gidecek, selden öte selden ziyade
Bir canım var vereceğim, maldan öte, maldan ziyade.
Sabret gönül sabret, sakın isyan etme!
Bir gün elbet bitecek bu çile, sakın isyan etme.
Dört kitaptan başlayalım, istersen gel söze
Orda öyle bir isim var ki kuldan öte, kuldan ziyade
O'nu düşün, O'na sığın, O senden öte, benden ziyade
Bir ben var ki benim içimde benden öte, benden ziyade
Bir sen var ki senin içinde, senden öte senden ziyade
Bir ben var ki benim içimde benden öte, benden ziyade
Bir sen var ki senin içinde, senden öte senden ziyade
4) Kazım Koyuncu - Didou https://www.youtube.com/watch?v=96i7ACeHRiI
Melodisi yetmezmiş gibi bir de çevirisini yazacağım buraya. Yüreğiniz ikiye bölünüp ciğerleriniz parçalanacak. Kalbinizi ekmek arası yapıp yemek isteyeceksiniz.
Her sevgili bir değil
Benim kaderimi başkasına yazdım
Ben, sevdiğini biliyordum ama
Sen, beni başkasıyla değiştin
Titreyerek sabah günü
Senin çiftliğinde dolanıyorum
Başıboş, şuursuzca...
Bu yaptığın mümkün değil
Sensiz ben ne yaparım?
Gecem gündüzüm bir oldu
Yolunu gözler oldum
Sen benim için öldün
Başkalarının sevdiği geldi
Ah sevgili sen iyi günlerimde
Yüreğimi nasıl dağıttın
Gece herkese gece de
Ben günlerdir uykusuzum
5) Hadi yine senden olsun Kazım, - İşte Gidiyorum https://www.youtube.com/watch?v=hluVrTixQwI
"Gerdiğin tel kalbimde kırılmadı
Gönülkuşu şarkıdan yorulmadı
Bana kimse sen gibi sarılmadı
Işığımız sönmeden gidiyorum"
6) 3 Hür El - Sevenler Ağlarmış https://www.youtube.com/watch?v=BNA-4Ns3yE8
Günümüz Kadıköy Indie Rock gruplarının atası...
7) Bir farklılık olsun : Grup eski, şarkı yeni sayılır . Moğollar - Umut Yolunu Bulur https://www.youtube.com/watch?v=RNrrCAoRtgM
"Yürüdükçe yalnızlaşıp döndüm varlığıma
Gördüm kendimi kirli aynada
Çizdim yeniden boş bir sayfada..."
8) Erkin Koray - Aşkımı Süpürmüşler https://www.youtube.com/watch?v=ezHe3Ac7C20
Derler ki Erkin Baba bir gün İzmir Kırbrıs Şehitleri'nda "dolu" cigarasını sarıyormuş. Bu sırada polis mi bekçi mi ne görmüş sanırım. Elindeki cigarayı yere atıp ara sokaklara kaçmış. O saatte temizlikçi abiler sokağı temizliyorlarmış. Baba gelip bakmış, aşkı yok :(
"Dün gece çok aradım, aradım bulamadım
Kör olası çöpçüler, aşkımı süpürmüşler..."
Eğer olay gerçekten böyleyse size bir anımı anlatmak isterim, içinde ot kök yok yalnız, çünkü ben hayatımda hiç kullanmadım öyle bir şey. Lise yılları, canım arkadaşım Işıl bir çocuktan hoşlanıyor ama nedense kabul etmiyor. İkimiz gidiyoruz Alsancak'a. Kıbrıs Şehitleri, Kervan'ın bir 10 m ilerisinde saatçi bir amca. Tezgahta saat, radyo vs. satıyor. Radyoda Erkin Koray - Sevince çalıyor. Bendeki de piçlik, tutuyorum bunu saatçi amcanın yanına çekiyorum. Bağıra bağıra söylüyorum bu da "Kızım rezil oluyoruz napıyorsun lan" falan diyor. Şarkı bitiyor, canım kardeşim "Tamam len tamam, seviyorum." diyor. Kazandığım zafer ile yolumuza devam ediyoruz.
9) Bize her sevdadan geriye kalan Erkin Koray - Anma Arkadaş https://www.youtube.com/watch?v=pQ1EYHkGtwU
10) Fikret Kızılok - Bu Kalp Seni Unutur Mu https://www.youtube.com/watch?v=jK4ijKYBo10
"Yaşanacak çok şey vardı..."
11) Haluk Levent - Anlasana https://www.youtube.com/watch?v=PNZATLq1pHg
Kendimi esir aldım
Çalmadı yine telefonlar
Alışırım sanmıştım
Yüreğimde sancım var
Gel etme nazlı güneş
Sensin gönlüme eş
Beni biraz anlasana
Ölürüm aşkına yar
Ölürüm diyar diyar
Beni biraz anlasana
*Oooof* Sarıl bana
Beni biraz anlasana
12) Ersen ve Dadaşlar - Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm https://www.youtube.com/watch?v=dqcrZ_B1h2I
Karacaoğlan'a aşık olduğumu hesaba katarsak...
"Karacoğlan der kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm"
13) CHP mitingleri harici ve twitterda saçmalama yapmazken görmek isterdik ama zor gibi. Yine de adamın sesi güzel ve başarılı bir müzisyen. Bunu değiştiremezsiniz. Edip Akbayram - Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz https://www.youtube.com/watch?v=2QtJfYSOz2U
14) Haramiler - Yeşil Gözlerinden https://www.youtube.com/watch?v=mYw7OT9AjdA
"Oysa sen şimdi
Diyorsun affet
Güzelliğin örtmez ki günahlarını
Yeşil gözlerinden sevda süzsem ne çare
Yağmur olup yüreğine düşsem ne çare
İhaneti gözlerinden silseydim keşke
Dokunduğum mavileri çaldın ne çare
Yeşil gözlerinden sevda süzsem ne çare
Yağmur olup yüreğine düşsem ne çare"
15) Poplu Anadolulu falan. M.F.Ö - Benim hala umudum var https://www.youtube.com/watch?v=ROtKJurTdbI
Benim hala umudum var
İsyan etsem de istediğim kadar
İnat etsem bile bırakmazlar, sahibim var
Benim hala umudum var
Seviyorlar, bazen soruyorlar
Hayran hayran seyret ister katıl ister vazgeç
Güzel günler bizi bekler
Eyvallah dersin olur biter
Boyun bükük önünde, ağlasam sessizce
Şu garip gönlüm affolur mu?
Bu fırtına durulur mu? Benden adam olur mu ?
Korkarım, aşka zararım dokunur mu?
Elvada sana, yeter tamam
Bitsin artık bu dram
Bu fotoroman
Ham meyvayız hala koparmışlar dalımızdan
Güzel günler bizi bekler, eyvallah dersin olur biter
Güzel günler bizi bekler, eyvallah dersin geçer gider
Bıraksan kendime
Şöyle oh ne rahat
Bu da geçer gülüm yaşamana bak
Alınacak dersler var, sorulacak sorular
Bu da geçer gülüm bizden bu kadar
Benim hala umudum var
İsyan etsem de istediğim kadar
İnat etsem bile bırakmazlar sahibim var
16) Kurtalan Ekspres efsanesi ile, şimdiden efsaneleşmiş ve ileride de efsane olarak anılmaya devam edecek Hayko'm ile Yeni Bir Gün https://www.youtube.com/watch?v=P9JkxGfd81Y
17) Kurtalan Ekspres vokali, daha günümüzden, Bertuğ Cemil - Yağmur https://www.youtube.com/watch?v=B1s53-hEfpU
Küçük hesaplarla geçiyor yaşam
Büyük kavgalar küçük şeyler için
Arsız ayaklar altında alın teri
Kırılgan naif elleri
Yalanlar yalanlar yalanlar
Umutların ardındaki güneş gibi gerçek
Sevilmeye muhtaçken kimileri
Kirli avuçlara düşüverecek
Yağmur, yağmur, yağmur, yağmur
Geri verecek buharlaşan sevgimizi
Yağmur, yağmur, yağmur, yağmur
Sessizce silecek kibirimizi
Vadide akmayı öğrendi nehrimiz
Kas katı insanların arasında
Sevincin resmi olacak doğa bir gün
Biz genişleyip denize varınca
Yağmur, yağmur, yağmur, yağmur
Geri verecek buharlaşan sevgimizi
Yağmur, yağmur, yağmur, yağmur
Sessizce silecek kibirimizi
Bazen tutkudan delirince
Kapanmalı kendine
Yağmurun kucağında
Doymalı sessizliğe
Yağmur, yağmur, yağmur, yağmur
Geri verecek buharlaşan sevgimizi
Yağmur, yağmur, yağmur, yağmur
Sessizce silecek kibirimizi
18) Gene Cem Karaca fakat Edirdahan ile. - Safinaz https://www.youtube.com/watch?v=31srdL6dp1Y
Ben bu şarkıyı lisede duydum. Lise birde edebiyat öğretmenimiz dinletti ve bunu hikayeye dökmemizi ve sonunu getirmemizi istedi. Yazdım, çok da beğenmişti.
Güzel öğretmenler, size çok basit ödevlerle çok şey katabilirler. Sadece bir şarkı, bir not değil.
"Safinaz'ın okuduğu kitapta yazıyordu, bir doktorun bir işçiden şerefli olduğu..."
19) Bulutsuzluk Özlemi - Dalgakıran https://www.youtube.com/watch?v=0a4Ehtfitzg
20) Veeee tabi ki "Anadolu metal" :D Pentagram - Sonsuz https://www.youtube.com/watch?v=SzseTe-VRCg
Sanırsın,dağlarda yol olmaz
Usanırsın,kalbinde güç kalmaz
Uzanırsın,oooof yarın olmaz
Zor günlerin,ardında huzur olmaz ki
Her zaman,umutlar yön bulmaz
Yarın olsa da,beklenen gün olmaz
Sözlerim gerçektir
Yüreğim kardeştir,her zaman
Umudum sonsuzdur
Uğraşım bitmez hiçbir zaman
Geliyor geçiyor hayat
Dönüyor durmuyor dünya
Geliyor geçiyor zaman
Dönüyor durmuyor dünya
Sanırsın,yalnızlık tek dostun
Aldanırsın kaçmakla bitmiyor
Hiçbir zaman,oooof yalnızlığın
Sözlerim gerçektir
Yüreğim kardeştir,her zaman
Umudum sonsuzdur
Uğraşım bitmez hiçbir zaman
Geliyor geçiyor hayat
Dönüyor durmuyor dünya
Geliyor geçiyor zaman
Dönüyor durmuyor dünya
***********
Efendim bu yazılık benden bu kadar, sürçülisan ettiysek affola!
Yazıp çizen, çok konuşan, hafiften geek arkadaşınızın yeri. Rica ederim kuzum, kendini evinde gibi hisset! ✌🐱👓
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder